Doktor Bey’in anlattıkları…

Medine-i Münevvere’de 28 Şubat mağduru bir doktor arkadaş çok güzel bir hatırasını anlattı. 12. ayda umreye gelmiş. Kabe’nin yakınındayken yanında namaz kılan kişinin ağladığını görmüş; “Niçin ağlıyorsunuz?” diye sormuş. Adam; “Beyefendi; ‘Kabe’yi görünce dualar kabul olur’ diye hadis-i şerif var. Benim eşim hasta onun için Mevla’dan şifa istiyoruz” diyerek cevap vermiş.

Adama mesleğini sormuş, adam; “Ben hocayım, Kur’an kursunda talebe yetiştiriyorum, sizin mesleğiniz nedir?” demiş. O da “Ben de doktorum, enfeksiyon uzmanıyım ama Sedef hastalığını tedavi ediyorum” demiş. Böyle deyince adam birden hayretler içerisinde kalmış. “Hocam benim eşim Sedef hastası. Ben dua ettim, aynı anda siz de gelip yanımıza oturdunuz” diyerek şaşkınlığını ifade etmiş.

Bizim doktor arkadaş; “Allah murat ederse neden olmasın? Ben ilacını buradan yazıyım. İstanbul’a yanıma gelmenize gerek yok? Allah’ın izniyle şifa bulursunuz” diyerek oracıkta ilacını yazmış. Tabi bu ibretlik olayları belki biz bir hikaye gibi dinliyoruz ama bütün bunlar yaşanmış gerçekler. İşte böyle Allah Teâlâ bizim dualarımızı duyuyor ve cevap veriyor. Yeter ki biz ihlaslı olalım.

Derken Türkiye’ye dönülüyor ve bir müddet sonra bu beyefendi Doktor Bey’i arıyor ve şunları anlatıyor: “Hocam sizin Kabe’nin yakınında benim yanıma gelmeniz Allah’ın büyük bir lütfuydu. Kabe’nin yanında dua etmenin güzelliğini Allah bana gösterdi. Daha ilginç olanını size de anlatmak istiyorum. Benim bir talebem var, fakir bir çocuk. Her zaman yanıma gelir; ‘Hocam ne olur beni Umreye gönder’ diye yalvarıp dururdu. Ben de bir esnafa söyledim o da; ‘Ben yardım ederim’ dedi.

Çocuğa pasaport çıkarttık, her şeyi hazırladık, gidiş gününe az bir zaman kaldı ki esnaf arkadaş; ‘Ben ancak 500 dolar verebilirim’ dedi. Bu duruma hafızlık yapmakta olan talebemiz çok üzüldü. Başka bir imkân da yok. Ben de çok üzüldüm ve ne yapacağımı şaşırdım.

Bu üzüntüyle evime gelip eşime dedim ki: ‘Hanım senin hastalığını tedavi ettirmek için para biriktiriyoruz ya… Gel şu garibi biz oraya gönderelim. Bakarsın Allah celle celaluh bize başka bir kapı açar.’ Sağ olsun eşim de kabul etti. Sonuçta çocuk bizimle beraber Umre’ye gelmiş oldu. Evet, biz ona merhamet ettik, Allah Teâlâ da sizi bizim karşımıza çıkardı. Hamdolsun yaptığınız tedavi cevap verdi, eşim iyileşti.”

Bu gibi ilginç hikâyeleri ya duyarız ya da yaşarız ama ders almak başka bir nimettir. Evet dostlar, böyle ilginç bir tevafuk, böyle gönülden yapılan bir dua, böyle bir güzellik tabi ki insanı duygulandırıyor. Doktor bey bunları anlatırken gözyaşlarını tutamıyordu. Ben onun heyecanını, duygularını sizlere belki tam olarak yansıtamadım. Hani zaman zaman diyorum ya ben yazar değilim, emekli polis memuruyum diye…

Değerli kardeşlerim nerede olursak olalım Mevla bizi duyup görüyor. Elbette ki O bize çok yakındır ve bizim dualarımızı kabul eder. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Rabbimiz ne güzel buyuruyor: “Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.” (Bakara, 186)

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.