Kafirlerin amelleri, iyilikleri boşa mı gidecek?

Zaman zaman sizler de şu kafa karıştırıcı soruya muhatap olmuşsunuzdur: “Kâfir bir kimse var. Çok iyiliksever. Fakir-fukaraya yardım ediyor, iyilik peşinde koşturuyor. Diğer taraftan Mü’min ve Müslüman olduğunu söyleyen kimseler içinde pek çok ahlaksızlıklar, zulümler, haksızlıklar yapanlar var. Bu durumda kâfirin ebediyyen cehenneme gitmesi, Müslümanın ise –velev ki cehenneme girdikten sonra bile olsa- ebediyyen cennete gitmesi adalet ve hakkaniyetle bağdaşır mı? Kâfirler yaptıkları iyiliklerin karşılığını göremeyecek mi?”

Bu sorunun Müslümanlara ilişkin bölümünü bir başka yazıya bırakarak kâfirlere ilişkin bölümünü cevaplamaya çalışalım. Gerek âyetler gerekse hadisler, kişinin cennete girmesi, kurtuluşa ermesi ve Allah’ın rızasına nâil olması için iman etmesi gerektiğini hiçbir tereddüde imkân vermeyecek şekilde açık bir biçimde belirtirler. Konuya ilişkin âyetlerin bir kısmı şöyledir:

1. “Kim imanı [iman edilecek şeyleri] inkâr ederse  onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.” (el-Mâide, 5)

2. “(Resûlüm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (farz-ı muhal) Allah’a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun!” (ez-Zümer, 65)

3. “Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).” (Furkan, 23)

4. “İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da (inanmadığı, kendisinden sakınmadığı) Allah’ı bulmuştur; Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür.” (Nur, 39)

5. “[Ey Resûlüm, o münafıklara] de ki: [Sadakalarınızı] İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz.  Onların [güya iyilik olsun diye yaptıkları] harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.” (et-Tevbe, 53-54)

Bu âyetler açık bir biçimde iman olmadıkça yapılan iyiliklerin, hayır ve hasenatın âhirette hiçbir işe yaramayacağını, iman etmeyen kişinin hüsran içinde kalacağını belirtmektedir.

Konuyla ilgili çok fazla sahih hadis bulunduğu halde yukarıdaki âyetlerin bu hadislerin zikredilmesini gerektirmeyecek kadar açık olması sebebiyle hadisleri zikretmiyorum.

Tam da burada aklımıza şu soru takılabilir: “Allah adalet ve hikmet sahibidir. Kâfirler içinden iyilik eden ile haksızlık eden, mazluma sahip çıkan ile mazlumlara zulmedeni bir tutması, aynı cehennemde ebediyyen azap etmesi Allah’ın adalet ve hikmetiyle nasıl bağdaşır?” Bu soruya şu cevapları verebiliriz:

1. Kâfir olup da sonradan iman edenlerin büyük bir kısmı, kâfirlik döneminde –özellikle de Müslümanlara- yaptıkları iyiliklerin hürmetine imana nail kılınmışlardır. Şu halde yaptıkları iyilik boşa gitmiş değildir.

2. Kâfir olup da iyilik yapan kimselere yaptıkları bu iyiliklerin karşılığı dünyada verilir. Bu, kötülük yapan kâfirlere göre daha huzurlu, rahat ve mutlu bir hayat yaşamaları şeklinde tecelli eder. Nitekim Müslim’de yer alan bir hadiste belirtildiğine göre Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhşi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kâfir, dünyada bir iyilik yaptığı zaman bu iyilik sebebiyle kendisine rızık verilir.” (Müslim, Sıfatü’l-kıyame, 57)

3. Kâfirlere âhirette verilecek ceza her ne kadar ebedîlik bakımından eşitse de derece bakımından eşit değildir. Nitekim Rabbimiz Kur’an’da, cehennemin yedi kapısının [katının] bulunduğunu, her bir kapı için kendisine has toplulukların bulunduğunu haber vermiştir. (Hicr, 44) Çeşitli hadislerde de kâfirlere uygulanacak azabın eşit olmadığı belirtilmiştir.

Son olarak şunu söyleyebiliriz: İman etmek, kişinin bütün amellerinin kabul edilmesinin şartıdır. İnsanın hayat boyu yaptığı iyilikleri, salih amelleri “sıfır” rakamına, imanı ise “bir” rakamına benzetebiliriz. Yüzlerce sıfır rakamı birleşse hiçbir değer ifade etmez. Tek başına bir rakamı bu sıfırlardan fazladır. Bununla birlikte o sıfır rakamları bir rakamından sonra gelirse o zaman çok büyük bir değer ifade eder.

Aynen bunun gibi insanın iyilikleri, hayır ve hasenatı da o kişi iman etmedikçe âhiretteki azaptan kurtuluş noktasında  hiçbir değer ifade etmez. Bununla birlikte kişi iman etmişse o sıfırların her birisi kişinin değerini katlar, arttırır. Rabbimiz bizleri imandan, İslam’dan, sâlih amelden ayırmasın.

Prof. Dr. Soner Duman/ İrfanDunyamiz.com

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Böyle bir derdiniz var mı?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.