Ninemin en güzel duaları…

Her mü’min gibi intisabıyla iftihar ettiğim yüce İslâm’ın ruhumdaki ilk sevgi yeşertileri; aile ocağında, sevgili ninemin kucağında meydana çıkmıştır. Rahmetli ninemin, Allah ve Resulullah’ın sevgisini ve topyekun İslâm esaslarını ruhuma sindirmek için tıpkı bir ruhiyatçı gibi beni terbiye etme yolunda gösterdiği gayretlerin ölçüsünü şimdi anlayabiliyorum.

Henüz 4-5 yaşlarında iken her akşam beraber yatağa girdiğimiz zaman birlikte şu güzel ikrarı okurduk: “Yattım sağıma, döndüm soluma, sığındım Sübhanıma. Melekler şahit olsun dinime, imanıma. Yatarım, Allah, kalkarım inşallah. Kalkamazsam, Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasuluh.”

Ninem, sabahleyin şafakla birlikte uyanırken ve abdest alırken şöyle derdi: “Sabahınan başını kaldır, ak ellerini suya daldır, şeytan-ı laini öldür, kulun en iyi marifetidir bu.

Rahmetli, ezan okunurken, şu güzel sözleri söylerdi: “Ezan sesi kulağıma, dinime, imanıma, yoldaş olsun gidecek vatanıma.

Akşam ayı görünce; “Ayı gördüm Allah, âmentü billah, ne güzel aydır, elhamdülillah” derdi.

Onun en sevdiği ilahilerden birisi Yunus Emre‘nin; “Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu/ Çıkmış İslâm bülbülleri, öter Allah deyu deyu” şiiriydi.

O, Peygamberimizi, bize tanıtıp sevdirmeye çalışırken, O’nun, mucizelerinden de örnekler anlatırdı. Bu konuda anlattıklarını da yine çok zaman bir ilahi havası içinde verir ve çocuk ruhumuzu âdeta kanatlandırırdı.

Mesela şu şiiri de ondan öğrenmiştik: “Pişmiş kuzu dile geldi, söyledi./ Yeme benden Yâ Resulallah dedi/ Ağuluyum, bana âğu kattılar./ Münafıklar sana hile yaptılar.”

Bunu öyle bir coşkunluk içinde anlatırdı ki, içimizde Peygamberimizin düşmanlarına karşı, büyük bir öfke ve nefret duyardık.

Bu arada ninemin namazlardan sonraki duaları da çocukluğumuzda ruhumuza sinmişti. Hâlâ ellerimizi açıp Mevla’mıza dua etmek istesek, hemen onun duaları dilimize takılır:

Yâ Rabbi! Dinden imandan akıldan, gözden, ışıktan, elden, ayaktan bizleri mahrum eyleme. Görünen görünmeyen bütün kazalardan, belalardan ve musibetlerden hâlâs eyle Yâ Rabbi.

Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Coşkun, Sohbetler ve Hatıralar, Yayına Hazırlayan: Hüseyin Kader, s. 407- 408

Prof. Dr. Ahmet Coşkun/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Bugün insanlık olarak egoizmin, bencilliğin, çıkarcılığın, menfaatçiliğin ve bizi insanlıktan uzaklaştıran her türlü kötü duyguların girdabından kendimizi kurtarmak istiyorsak, bir boyacı sandığı ile ailesini geçindiren İsmail Amca, koyunlarını sağıp sütünü hediye eden Kerime Yenge, kurtlar kuşlar yesin diye ağaçlara aşı yapan Kadir Dede, misafir ağırlamayı seven Ahmet Amca, sözünde duran Marangoz Kara Mehmet, mesleğinin hakkını veren hademe Yaşar Abi, topraktan küp yapıp köylülere dağıtan Nacı Teyze, teravih kılarken vefat eden Fatma Anne, gelinlere nasihat eden Döndü Aba, alnın teri ile çalışan Arabacı Murtaza Dayı, hamallık yapan Hafız Mehmet Amca ve köyünde fedakarlığı ile tanınan Yörük Köylü Ahmet Amca gibi şahsiyetlerin güzel, samimi ve sade hayatlarını okumalı ve onlardan ilham almalıyız. Bizi yeniden diriltecek olan ruh bu ruhtur. İşte bu duygularla İrfanDunyamiz. com olarak güzel ve sade hayatları sizlerle buluşturma gayretindeyiz. Sizler de bu güzel içerikleri sevdiklerinizle paylaşabilir, iyiliklerin, faziletlerin, erdemlerin yayılmasına katkı sunabilirsiniz.

Sade Hayatlar ↗

Bize kaybettiklerimizi hatırlatan, ilham veren sade hayatlar tanımak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.


Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.