Timurtaş Hoca ve otostopçu genç…

1960’lı yılların sonları ve 1970’li yıllar, ülkemizin çok karışık olduğu zamanlardı. Terör had safhaya çıkmış, insanlarda huzur adına bir şey kalmamıştı. Nice gencimiz hayatının baharında bir hiç uğruna kaybolup gitti.

Bu karışık zamanda yükselen bir ses vardı. Hangi kasetçiye gitseniz o sedayı duyardınız. Hiç kimsenin söyleyemediği, düşünemediği konuları o yiğit insanın kasetlerinde duyardınız. Bizim yaşlarımızda olanların ve bizden sonraki birçok insanın İslâmiyet’le buluşması, o güzel insanın vesilesiyle olmuştur. Bu güzel insan, İstanbul Merkez Vaizlerinden Timurtaş Uçar Hocaefendi diye anılan zat-ı muhteremdi. İstanbul için şöyle derdi: “Eskiden İslâmbol’du, şimdi ise İsyanbol oldu.”

Bir hatıra

Timurtaş Hoca İstanbul’da çeşitli semtlerde sohbet ederdi. İnsanlar onun programlarını takip ederlerdi. Çok uzak illerden Hocaefendi’yi dinlemeye gelenler olurdu. Bazı kardeşlerimiz Hocaefendi’nin şoförlüğünü yapmak için sıraya girerlerdi. Bunlardan birisi de benim çok sevdiğim, saygı duyduğum Osman Altınok Ağabeydir.

Osman Ağabey ile Bursa Ulu Cami’nin karşısındaki Emirhan’daki çay bahçesinde otururken aniden Timurtaş Hoca’nın sesi duyuldu. Bir esnafın dükkânında çalan kasetten gelen bu ses, bizleri o eski yıllara götürdü. Bir de baktım, Osman Ağabey ağlıyordu. Biraz sonra müsaade isteyerek, Hocaefendi ile ilgili bir hatırasını anlattı:

“Bir gün Timurtaş Hoca’nın Beykoz’da Cuma sohbeti vardı. Beraber gittik. Hocanın cuma programının bitmesinden sonra Beykoz’dan ayrılıyorduk ki yolda bir genç elini kaldırarak durmamızı istedi. Timurtaş Hoca: ‘Osmancığım, dur da şu genci arabamıza alalım. Herhalde bir sıkıntısı var,’ dedi.

İlginç bir tevafuk

Arabayı sağa çektim. Gence nereye gideceğini sorduğumda, garip bir eda eşliğinde: ‘Şehir merkezine gideceğim,’ dedi. Genç arkadaşı arabamıza aldık. Hocaefendi’nin yanına oturdu. Yolda giderken gence: ‘Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?’ dedim.

‘Ben İzmir’de ikâmet etmekteyim. Yıllardır kasetlerini dinlediğim, kendisini görmeyi çok arzu ettiğim bir Hocaefendi var. Onu nerede bulabileceğimi sordum, Cuma günleri Beykoz’da olduğunu öğrendim. O zât-ı muhteremi görebilmek için İzmir’den yola çıktım fakat bindiğim araba çok yavaş geldiğinden, Cuma namazına yetişemedim. Hocaefendi de Beykoz’dan ayrılmış. Adresini de bilmiyorum. Doğrusu şaşırdım kaldım, ne yapacağımı bilmiyorum.’

Bunun üzerine ben: ‘Ziyaret etmek istediğiniz Hocaefendi’nin ismi nedir?’ diye sordum. Genç: ‘Meşhur Timurtaş Hoca var ya, işte onu ziyaret etmek istiyordum,’ dedi. Bunun üzerine gence: ‘Delikanlı! Şu anda, yıllardır görme arzusu çektiğin o insanın yanında oturuyorsun,’ dediğimde, genç ne olduğunu anlayamadı, durumu tekrar belirttim; o kardeş, Hocaefendi’nin eline sarıldı.”

Osman Ağabey bunları anlattıktan sonra: “O sahneyi görmenizi isterdim,” deyip ağlamaya başladı. Timurtaş Hoca’daki tevazua bakın ki: “Sizin aradığınız kişi benim,” dememiş, yalnızca gözlerinden akan yaşlarla meşgul olmuş.

Yiğit insan, gür seda! Makamın cennet olsun. Timurtaş Hocam, sizin gibi insanları artık göremez oldu dünyamız. Osman Ağabey bunları anlatırken, benim gönlümden şunlar geçti: Allah için sevdiği bir âlimi görmek amacıyla İzmir’den yola çıkan genci Mevlâ mahzun etmemiş.

Ya bizler? Allah’ın habîbi, iki cihan sultanı Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’in izini, yolunu takip etmiş olsak, Yüce Yaratan bizleri de murada erdirmez mi?

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Siz Allah için samimi olun ve Allah için sevin, yolları açmak ve Allah için sevenlere güzellikler yaşatmak Mevla’ya aittir. Halis niyet ve ihlas bir anahtar gibi kapıları açar. İzmirli genç adam Timurtaş Hoca’yı o kadar çok merak ediyor ki, otostop yaparken yüzlerce belki binlerce arabanın içinde onun arabasına denk geliyor. Mevla böyle tevafuklarla hem o gence hem de hayatı çilelerle geçmiş olan merhum Timurtaş Hocamıza tatlı bir kader tecellisi yaşatıyor. Bu aynı zamanda bizler için de güzel bir ders oluyor. Zira her an her halimizden haberdar olan Mevlamız, hiçbir şeyin tesadüflerle izah edilemeyeceğini, her şeyin Mevla’nın sevk ve idaresi ile olduğunu öğretiyor ve hissettiriyor.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Şunlara Gözat

Halil Atalay hoca yüreklere dokunmuştu…

1959 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Çalkaya köyünde doğdu. İlkokulu Çalkaya Köyü …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.