Murakabe bilinci…

Tasavvuf terminolojisinde murakabe, kötülüklerden kendini korumak için, kişinin nefsini kontrol altında bulundurmasıdır. Murakabe’nin, Allah Teâlâ’nın her şeye kadir olduğunu yakinen bilmek anlamına geldiğini söyleyenler de vardır.

Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ kullarına yakın olduğunu defalarca vurgulamıştır. “Her nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir”(1) ayeti murakabeye delil olabilecek ayetlerin başında gelmektedir. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de geçen, Allah Teâlâ’nın; “Alîm”,(2) “Kadîr”,(3) “Semi” ve “Basîr”,(4) “Rakîb”(5) gibi isimleri, onun mahlûkatın tüm eylemlerine vâkıf olduğuna delalet etmektedir.

Bunlardan ayrı olarak, şu ayet-i kerimeler ise Allah’ın, kulunu sürekli denetim altında tuttuğuna işaret etmektedir: “Biz, insana şah damarından daha yakınız.”(6) Bu ayetle insan, ilahî bir gözetim altında olduğunu hissedince hareketlerine hem kalite getirir, hem de iyi olan davranışlarına süreklilik kazandırır. Çünkü; “Her nerede olursanız olun, o sizinle beraberdir”(7) buyruğu kul ile Allah celle celalüh arasındaki iletişime dikkat çekmektedir. Yalnız dış görünüşümüze değil, niyetlerimize bile muttali olan Yüce Mevlâ, iç dünyamızı da temiz tutmamızı şu ayetle istemektedir: “Biliniz ki şüphesiz Allah, içinizden geçenleri bilir…”(8)

Murakabe nedir?

Konuyla ilgili, Kur’an-ı Kerim’den birçok delil bulmak mümkündür. Aslında; “Üzerinize koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici melek)ler vardır; değerli yazıcılar. Yaptığınız her şeyi bilirler”(9) ayeti, insanın denetlenme bilincini kazanıp kendine çeki düzen vermesine yeter. Tüm bu ayet-i kerimelerin ortaya koyduğu bir netice olan murakabe; bakma, gözetme, gözaltında bulundurma, kendi iç âlemine nazar etme, dalıp kendinden geçme manalarına gelir.

Tasavvuf terminolojisinde murakabe, kötülüklerden kendini korumak için, kişinin nefsini kontrol altında bulundurmasıdır. Murakabe’nin, Allah Teâlâ’nın her şeye kadir olduğunu yakinen bilmek anlamına geldiğini söyleyenler de vardır. Böyle bir şuur hâlinin ifadesi olan murakabeyi, kişinin ruhi durumuna göre çeşitli sınıflara ayırmak mümkündür. Bunları kısaca şu isimlerle tanıtabiliriz:

Allah beni görüyor. (murakabe-i rü’yet),

Allah benimle beraberdir. (murakabe-i mâ’iyyet),

Allah bana benden yakındır. (murakabe-i kurbiyyet),

“O Evvel’dir, O Âhir’dir, O Zâhir’dir, O Batın’dır,  gerçek ancak O’dur. (Şeklinde hayatı anlamlandırabilmek de murakabe-i vahdettir.)”

“Ondan başka her şey yok olacaktır.” Anlayışıyla murakabe-i fena(10) hâlini yaşamak ise insanın eşyaya bakışını sağlam bir zemine oturtur ve dünyayı gözünde mutlaklaştırmaz. Tüm bu açıklamalardan çıkan sonuca göre murakabe; “Kulun, bütün davranışlarına Rabbinin vâkıf olduğunun şuur ve idrakine sahip olmasıdır.(11)

Murakabe makamı

Yaşadığımız sürecin uzunluk ve genişlik boyutuna Allah celle celaluh muttali olduğuna göre, insana düşen görev, murakabeyi gelip geçici bir ruh hâli durumundan çıkarıp “makam” hâline getirerek, onu hayatının bir parçası ve kendinden ayrılmayan bir karakter konumuna yükseltmek olmalıdır.

Böyle bir bilinç hâli Kur’an-ı Kerim’deki “ihlas” kavramıyla bütünleşip salih insanı vücuda getirdiğinde, yeryüzü verasetine layık kul da ortaya çıkmış olur.(12) Bu salih kulun gönül gözü açılır; basiret ve firaset sahibi olur, olaylara bakarken sıradan bir şekilde bakmak yerine Allah’ın nuruyla bakar.

Murakabenin meyveleri olan basiret ve feraset insanda zuhur edince Yüce Allah, kuluyla bir şekilde iletişim kurar; onu hakka ve hayırlara yönlendirir. Lütuflara gark eder, hiçbir zaman onu kendi nefsiyle baş başa bırakmaz.

Çocuklara bu bilinç verilmelidir

Bütün bu özelliklerinden dolayı hikmet ehli bir insan olan Hazreti Lokman oğluna murakabe duygusunu erken vermeye çalışmıştır. Ayet buna işaret etmektedir: “Ey yavrucuğum! Yaptığın iş, bir hardal tanesi kadar dahi olsa ve o, bir kaya içinde veya göklerde veya yerde bile olsa, Allah onu, (kıyamet günü amel defterinle karşına) getirir. Muhakkak ki Allah; Latif’tir, Habîr’dir.”(13)

Bu duygu ve bilgiyle yaşayan bir genç kötülüklere ve haramlara karşı elbette daha duyarlı olur. Günümüz Müslümanlarının çocuk eğitiminde vermeleri gereken bir ögeyi Yüce Allah, kıssa üzerinden bizlere öğretmiştir.

Murakabe duygusunun üst seviyelerde gönülde yer etmesinin sonunda insan çok önemli hasletler kazanır. Müslüman, murakabe sayesinde bilir ki Allah celle celalüh, kulunu sürekli gözetmekte, ona bakmakta, sözlerini işitmekte, her zaman ve mekânda kulunun fiillerini bilmekte hatta öyle ki nefes alıp vermesine, göz açıp kapamasına ve “içinden geçenlere”(14) bile aşinadır.

Üç şeye dikkat edin

Allah’ın, kulunun tüm eylemlerine vâkıf olması, onun kuluna özgür bir alan tanımadığı anlamına gelmez, bilakis; Yaratanın kuluna her an yakın olması, Allah’la insan arasında bir sevgiye ve kulun hareketlerini güzel yönde geliştirmek suretiyle kabiliyetlerini artırmasına neden olur. İşlerine kalite gelir. Vaktini de güzel şeylerle değerlendirmesine vesile teşkil eder.

Bu bağlamda, murakabenin neticesiyle ilgili Cüneyd-i Bağdadî (ö: 297/910) şöyle demiştir: “Kim hayatında murakabeyi gerçekleştirirse Rabbinden gafil olduğu bir anın geçmesinden korkar.” Tasavvuf yoluna dâhil olanlar için âlimler, üç şeye özellikle dikkat edilmesini istemişlerdir. Bunlar; muhasebe, murakabe ve ameli ilimle yönlendirmektir.(15)

Günümüz tasavvufu bu konuları göz ardı etmemelidir. Bu alanların işlerlik ve derinlik kazanması tasavvufa seçkinlik kazandıracaktır.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Hadid 57/4
2 Enfal 8/17.
3 Nahl 16/77.
4 İsra 17/1.
5 Nisa 4/1.
6 Kaf 50/16.
7 Hadid 57/4.
8 Bakara 2/235.
9 İnfitar 82/10-12.
10 Eraydın, Selçuk, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul, 1994, s.159-160.
11 Cürcani, Tarifât, s. 210.
12 Enbiya 21/105.
13 Lokman 31/16
14 Bakara 2/235.
15 İbni Kayyım, Şemsuddin Ebu Abdullah,Medaricu’s-Salikin, II, 67-68.

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazılar okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.