Musa Efendi’nin evine hırsız girerse

Muzaffer Işıkveren Bey Musa Efendi merhumun bir hatırasını şöyle anlatıyor:

Muhterem Üstâdımız Bursa’yı çok severler ve zaman zaman, bir hafta, on günlük sürelerle Uludağ yolu üzerinde bulunan devlethânelerinde ikâmet ederlerdi. Tenha bir bölge olması ve o dönemde bâzı anarşik hâdiseler yaşanması sebebiyle tedbir olsun diye, bâzı kardeşlerle birlikte evin avlusunda geceleri nöbet tutuyorduk.

Bir gece, saat üç sıralarında evin avlusuna duvardan bir kişi atladı. Kapıya yöneldi, açmaya zorladı; açamayınca pencereyi yokladı. Niyeti kötüydü. Hemen müdahale edip yakaladım ve yere yatırıp etkisiz hâle getirdim.

Üstâdımız mûtâdı olduğu üzere o saatlerde teheccüd ve evrâd ü ezkârını îfâ için umûmiyetle ayakta olurdu. Durumu kendilerine bildirmek istedim. Zile bastım. Az sonra kapıda göründüler. Yerde yatan kişiyi görünce durumu fark ettiler ve içeri geçip üzerlerine bir şeyler aldıktan sonra avluya teşrif ettiler.

Yaz mevsimi olduğu için bahçedeki kameriyeye geçtiler ve yakaladığımız şahsı da yanlarına oturtarak, onun neden böyle meşrû olmayan bir işe tevessül ettiğini sordular. O kişi de işsiz olduğunu, çocuklarının maîşetini teminde zor duruma düştüğünü ifâde ederek özür diledi.

Muhterem Üstâdımız karşılaştığı bu manzara karşısında hayli üzüldüler. Sonra eve girip, elinde bir tepsi yiyecekle tekrar geldiler ve:

– “Sizin karnınız da açtır, önce karnımızı bir doyuralım” buyurdular. Sonra tatlı tatlı kendilerine nasihat ettiler. Arkasından da bir zarf uzatarak hatırı sayılır bir miktar nakit yardımında bulundular ve:

– “Şimdilik bununla zarurî ihtiyaçlarınızı giderirsiniz.” (Fakire işaret ederek) Bu arkadaşımız da en kısa zamanda sizi bir işe yerleştirirler inşâallah. Bir mânîniz olmazsa her hafta bu kardeşlerin göstereceği sohbetlere de düzenli olarak devam edersiniz!” diye yol gösterdiler. Bununla da kalmadılar, âdeta ihsan, şefkat ve ikramını taçlandırırcasına:

– “Buradan evinize kadar yürüyerek gitmeniz zor olur; kardeşimiz sizi arabayla eve kadar bırakıversin!” buyurdular. Bize de dönerek:

– “Kardeş! Bu arkadaşımızın durumunu ifşâ etmeyelim. Kıyamete kadar aramızda sır olarak kalsın!” tembihâtında bulundular.

İsmi bizde kıyamete kadar mahfuz kalacak bu arkadaşımız, daha sonra bir işe yerleştirildi, haftalık sohbetlere devam etti ve nihâyet huzurlu bir âile hayatına kavuştu. Şimdi mânevî hâl sahibi, gözü yaşlı bir kardeşimiz olarak dostlarımız arasına katıldı elhamdülillâh!”

(Kaynak: Adem Ergül, Altınoluk Dergisi, 2009, Temmuz, Sayı 281, s.4)

İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Musa Efendi Hazretleri insaniyet ve fazilet çıtasını çok yüksek tuttuğu için bizlerin bu hatırayı idrak edebilmemiz o kadar da kolay değil. İnce ayar bir yürek düşünün, mü’minler için adeta pır pır atan bir yürek… O Allah dostunun derdi şöyle desinler böyle desinler değil, bir insanı daha nefsaniyet çukurlarından kurtarmaktı. Onun evini soymaya gelen hırsız bile onun insanlığından, güzelliğinden, hüsn-ü niyetinden nasibini alabiliyordu. Onun yüreği kendisine kötülük yapana bile iyilik yapabilecek seviyedeydi. Ahlaki olarak insaniyet mertebesinin ulu bir hocasıydı. Onun feyiz pınarlarından beslenen bir çok insan ahlakını güzelleştirip kemal yolcuğunda mesafe kat etti. İnsanlık o ve onun gibi tasavvuf mektebinin maneviyat öğretmenlerinden çok şey öğrendi. Onun için bu güzel zatların örnek yaşantılarından birer kesit sizlere sunmak istedik.

ERENKÖY ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Şunlara Gözat

Kur’an’da insanın eşeğe benzetildiği üç durum

Bakalım size de ilginç gelecek mi… Kur’an’da bazı insanların durum ve tavırları üç noktada “eşek” …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.